26 Eylül 2011 Pazartesi

Sepet Süsledim

Hepinize iyi haftalar...
Bir önceki postta sepet süslediğimden bahsetmiştim, çok zevkli bir iş, hemen de bitiyor, malzeme hazırsa tabii.Sap ve gövde kısmını önce elyafla sonra da elimdeki beyaz saten kumaşla kapladım,  hazır aldığım süsleme malzemeleriyle süsledim.Amacım kızıma parfüm, deodorant, krem vs. koyabileceği hoş bir sepet yapmaktı.Görünce "anne bu nişan sepeti gibi, ben bunu kullanmam" deyince poşete koyup, kaldırdım küskün bir şekilde, artık hediye gidecek belli.
Hafta sonu ikinciyi yapmaya başladım, bakalım bu defa beğendirebilecek miyim:)))


dekoratif sepetler

hasır sepet süsleme

sepet süsleme

sünnet sepeti

hasır sepet süsleme

nişan sepeti


24 Eylül 2011 Cumartesi

Deniz Kuşları

Deniz kuşları dekupaj kağıdımdan 6-7 tane değişik  desenim var, hiçbir yerde rastlamadığım için de gözüm gibi saklıyorum.Tepsiye zımpara-beyaz akrilik boya  2-3 kez uyguladıktan sonra dekupaj tutkalı ile resmi yapıştırdım.Bembeyaz haliyle hoşuma gitti, antiquin uygulamadım (nasıl olduysa) o yüzden, kenarlarına mavi geçtim sadece.
Bu aralar sepet süslemekle meşgulüm, Kızılay'a gidip, süsleme malzemeleri almam gerek, hoşçakalın şimdilik.

ahşap boyama tepsi


kuşlu ahşap tepsi


decorative painting


kuşlu ahşap tepsi

21 Eylül 2011 Çarşamba

Meleklerim-1

Melek figürünü severim.Masumiyet, saflık, sevgi çağrıştırıyor ben de çoğu insanda olduğu gibi...
Rengi seçtikten sonra gerisi kolay,  insan bir başlayınca boyayla fırçaları elinden bırakamıyor.Sprey boyayla boyamak daha kolay olabilirdi ama renk çeşidi olmadığından plaid'le boyadım yine, kimine folyo varak kimine parmak yaldız uyguladım.İkinci grubun varak ve sprey işleri bitmedi henüz, bitenleri sizlerle hemen paylaşmak istedim...

melekler


decorative painting


dekoratif objeler


seramik melekler





19 Eylül 2011 Pazartesi

Cam Tabağa Dekupaj

Öncelikle hepinize mutlu, üretken bir hafta diliyorum...
Bu tekniği bilmeyeniniz yoktur; lale fotokopilerinin ön yüzüne dekupaj tutkalı sürüp, cam tabağın arkasından yapıştırdım, fon rengi plaid'in 463 moru. İkinci tabakla, Atatürk tabağında arka zeminde az miktarda bakır, fazla altın sarısı kullandım.Pokemonlu olanı 3-4 sene önce çocuklar küçükken yapmıştım, az miktarda sarı, daha fazla kavuniçi ile patina...
Kendimi kaptırmış gidiyorken ev ahalisinin "evde tabak kalmayacak"şeklindeki soğuk esprisi üzerine bir süre ara verdim:)))Cam tabak üzerine one stroke çalışmak istiyorum aslında, ahşap üzerinde çalışmaktan daha kolay...... bakalım:)))

cam tabağa dekupaj

cam boyama

cam tabağa dekupaj

pokemon desenli tabak

16 Eylül 2011 Cuma

Eski Mısır Desenli Tepsi

Eski Mısır uygarlığına karşı inanılmaz bir sevgim ve ilgim var.Bu konuda yazılmış, okumadığım kitap kalmamıştır heralde.
Mısır'a gittiğimde aldığım bir dolu ıvır zıvır içinde bulduğum papürüslerden birini seçerek  fotokopisini çektirdim ve tepsiye uyguladım. Zemin rengi siyah gibi görünüyor aslında koyu bir yeşil.
Niyetim benzer bir resmi, kumaş boyama yastıklarda yaptığım gibi, tamamen el boyaması çalışmak... 

ahşap boyama tepsi


ahşap boyama tepsi


ahşap boyama tepsi

15 Eylül 2011 Perşembe

Glukoz

Değerli arkadaşım Dr.Metin KALENDER Somali'de ki yürek sızlatan olayları değişik bir bakış açısıyla anlatmış.Yazısı Kültür Sanat Dergisi'nin bu ayki sayısında yayınlandı.Bir solukta okunan ve tüyler ürperten bir yazı...

Glukoz
Beden kendi içinde glikozu aradı. Olabildiğince enerji için tümünü dokularda kullanıyordu. O günlerde daha fazla ihtiyaç duymaya başlamıştı. Ama bedenin görevi nedenini sorgulamak değildi, gerekeni yapmaktı. Bu nedenle var olanın tümünü harcadı. Her gün gereken miktarda bulamadığından yalnızca yaşamsal organları çalıştırabilmek için günlük aktiviteleri bir kenara bırakıp diğerlerine yoğunlaşıyordu. Günler geçtikçe işler daha da zorlaştı. Glikoz tükenmişti. Karaciğere başvuruldu ve depolarından düzenli olarak salgılanması sağlanmaya başlandı. Şimdilik her şey yolunda gibiydi. Arada sırada bazı besinler vücuda girmekler birlikte, içlerindeki materyal pek işe yaramıyordu. Nasıl olsa düzelecekti. O elinden geleni yapmaya devam etti. Karaciğer tüm performansını gösterdi. Artık kendi depoları iyice boşalmıştı. Sırada yapılacak şey belliydi. Dokulardaki yağları parçalayıp kana karıştırmak ve karaciğere getirmek gerekiyordu. Karaciğerin yağlardan glikoz çıkarabilecek yeteneği vardı. Önce kana karışan yağ hücreleri kan basıncının da yardımıyla çok kısa sürede hedefine ulaştı. Bir dizi reaksiyon sonunda glikoza dönüşen yağlar artık dokulara enerji olarak geri dönüyordu. Ama ayakta koşmayı sağlamak için değil yaşamı idame ettirmek içindi bütün bu koşuşturma. Kasların etrafındaki, aralarındaki, derinin altındaki ve hatta iç organların etrafındaki ve aralarındaki tüm yağ hücreleri tükenene kadar devam etti bu koşuşturma. Böbrek süzme fonksiyonları kan basıncının düşmesi ve enerji azlığı nedeniyle bozulmaya başlamıştı. Akciğer solunum fonksiyonları henüz bozulmamakla birlikte alarm veriyordu. Kalp, içine alıp vücuda gönderdiği kandaki oksijen miktarının yetersizliğinden habersiz sürekli atıyordu. Bazen yavaşlıyor ve ardından içindeki miktarın düşüklüğünü hissettirmemek için daha da hızlanıyordu. Yağların tükenmesiyle birlikte karaciğer bir görevi daha üstlenmeye hazırlanıyordu. Fabrikanın son görevi için beyinde görevli birkaç merkez elektrik sinyalleri gönderdi. Sinyaller bazı kimyasal maddeleri aktif hale getirdi ve doku arasındaki kas hücrelerinin yapı elemanı olan proteinlere emir geldi. Artık sırayla parçalanarak kana karışacak ve karaciğere gideceklerdi. O andaki görevleri bedeni hareket ettirmek ve dış etkilerden korumak veya avlanmayı sağlamak değildi. Görevleri, taşıdıkları ruhun makinesini ayakta tutabilmekti.
İp lifleri gibi protein dizileri basık ve yuvarlak hücrelere dönüşerek son noktaya hareket ettiler. Karaciğer bu yüksek protein moleküllerini parçalayıp, onlardan yine glikoz üretti ve kana geri gönderdi. Dokular ve organlar mücadeleye devam ediyordu. Gelen enerjiyi hiç bekletmeden kullanıyorlardı. Oksijen dokulara üzerlerindeki hemoglobin sayesinde ulaşabiliyordu. Ama sayıları çok azalmıştı. Karaciğere giden beyin sinyalleri devam ediyordu. Fakat fabrikanın üretebileceği veya dönüştürebileceği maddeler artık gelmiyordu. Ama o kendini çalıştırmaya devam ediyordu. Çok fazla çalıştığı için kendi de büyümeye başladı. Dışarıdan ele gelebilecek gibiydi. Gözle görülebiliyordu. Çünkü kemiğin önünde ve derinin arkasındaydı. Artık kas iplikçikleri yoktu. Çok çalışan ve büyüyen karaciğer, içine girip de işlenerek çıkmaya çalışan sıvıları işleyemez oldu. Bu nedenle kendi etrafındaki dokuya sıvı sızmaya başladı. Artık etrafında geniş bir sıvı birikintisi olmuştu. Bazı sesler siroz diyordu. Böbrekler de artık süzme görevlerini yapamaz hale gelmeye başladılar. Zararlı maddeler vücuttan uzaklaşmıyordu ve bazı beyin merkezlerinde istenmeyen etkiler oluşturmaya başladılar.
Kendisini bitirmeye başlamış beden daha fazla yorgun düşemezdi. Kendi yaradılışına sığınmaya karar verdi. Tüm organlara emir gönderdi ve daha fazla yorulmalarının gerekmediği, görevlerini başarıyla yaptıkları, sevgilerinin içindeki kaynağın onları beklediğini anlattı. Birkaç tanıdık elin kucağında, bazısı bir günlük, bazısı birkaç yıllık, bazısı beş yüz gram, bazısı otuz kilo halde kaldılar. Kimisinin gözleri kapalı, kimisinin gözleri açıktı. Ama en önemlisi, karaciğerler durdu. Bütün bunlar SOMALİ’de oldu. 

11 Eylül 2011 Pazar

Peçetelik Dikelim

Bir önceki postta paylaştığım mutfak masası örtüsüne bir de peçetelik diktim.Artan ince uzun kumaş parçasından dört adet peçetelik çıktı:)) Yapımı aşama aşama fotoğraflarla aşağıda:

kumaş peçetelik dikimi
             Kenarı 33,5cm den kare bir parça keselim.Aslında benim parça kumaşım bu kadardı siz daha küçük      kesebilirsiniz.
peçetelik dikimi
         Uygun renkte 8 adet kurdeleyi fotoğraftaki gibi kumaşın köşesinin her iki tarafından ve10cm mesafeden,  toplu iğneyle tutturalım.Kurdelelerin uzunluğu 30cm.

peçetelik  dikimi
                         
peçetelik
                                            Aynı büyüklükte ikinci kumaş parçasını yerleştirelim.

peçetelik yapımı

sewing
                                        .......ve onun üstüne de kumaşla aynı büyüklükte elyafımızı....

peçetelik2
                 
peçetelik4
                  10cm kadar bir açıklık bırakıp, dikelim ve ters çevirelim, açıklığı sonra elde de dikebiliriz.Ters yüz yaptıktan sonra ağız kısmından tekrar dikiş geçersek daha dik ve düzgün durmasını sağlamış oluruz.

peçetelik dikimi
                                        Ben kenarına fisto diktim, farklı şekillerde de süslenebilir.

peçetelik6

9 Eylül 2011 Cuma

...ve İkinci Masa Örtüm

Bir önceki postta masaya uygun yuvarlak bir örtü dikeceğimi söylemiştim.Bu defa kapak olarak bir runner bir de kare örtü diktim.Bakalım beğenecek misiniz?

runner

sewing apron

mutfak masası örtüsü

sewing apron

masa örtüsü

6 Eylül 2011 Salı

Mutfak Masama Örtü Diktim...

Evet, bayram tatilinin ganimetlerine devam:))) Uzun tatil boyunca bir de mutfak masama örtü diktim.Kumaş duck keten, deseni ise kızımın zevki... ama düşünedim işte kumaşın eni dar olduğundan kare dikmek zorunda kaldım, halbuki masam yuvarlak....neyse...bir de yuvarlak dikme niyetindeyim.Kumaşı kestim, hazır.
Masanın üzerine kapak olarak içindeki desene uygun kırmızı renkte runner hazırladım, daha bir iç açıcı oldu sanki:))) Masa örtüsünün ve runnerın süslemeleri ise hazır fisto...

runner

sewing apron

runner

mutfak masası örtüsü

sewing apron

5 Eylül 2011 Pazartesi

MİM:Hangi Şirinsin?

Aslım beni mimlemiş, hangi şirine benziyoruz, mim konumuz bu...Aslının verdiği linkten şirin karakterlerini okudum tek tek...ve kendimi en çok sabırsız ve maymun iştahlı şirine benzettim:))) Şimdi böyle bir şirin yok ki diyeceksiniz evet, bu benim keşfim:)))
Maymun iştahlı ve sabırsızım ben, bir işi yaparken aklımda öteki var, size itiraf edeyim; şu anda iki dikdörtgen şal, bir atkı, motifmatikle amerikan servis, iki kurdele nakışı örtü, bir kurdele nakışı kapı süsü, polimer kille gül mumluk...aynı anda yapmaya çalışıyorum:))) Fotoğrafdaki şirine kendimi pek bi benzettim, hangi işi ya da hangi yarım işi yapsam diye kara kara düşünüyor:)))



2 Eylül 2011 Cuma

Şımarık Tepsi

Uzun bayram tatili bitti bitecek, keyifli, zaman zaman stresli çalışma saatleri tekrar başlıyor.Benim için verimli bir tatil oldu, planladıklarımı yapabildim.Teker teker paylaşmak istiyorum sizlerle bakalım beğenecek misiniz:))
Uzun zamandır yapmak istediğim bir çalışmaydı bu, ilk ve tek şımarık tepsim...Yavru ağzıyla boyadıktan sonra maskeleme bandını kareler oluşturacak şekilde yapıştırdım ve kareli alanlara beyaz akrilik boya ve süngerle patina uyguladım.Karenin kenarlarına fırçanın arka tarafı ile minik çiçekler yaptım. Tepsinin yan taraflarıyla ayak kısmıda yavru ağzı ve beyazla patina...

ahşap boyama tepsi


ayaklı tepsi


ahşap boyama tepsi


şımarık tepsi

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...